Son Dakika
Kayacık ve yönetim kurulu üyelerinin Muğla Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda düzenledikleri basın açıklamasının satır başları şöyle:
“KESER DÖNER, SAP DÖNER. BİR GÜN BUNUN HESABI DA SORULUR”
Yusuf Kayacık, “Gönül isterdi ki bugün Kızılay bayraklarının önünde, Kızılay Muğla Şubesinde basın toplantısı yapalım. Ama gönlün istediği gibi olmuyor her zaman. Ben ve arkadaşlarım şunu belirtmek isteriz; bugüne kadar çok değişik görevlerde bulunduk. Hepimizin ayrı ayrı yerlerde görevleri oldu. Gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki; bugüne kadar bulunduğum en şerefli görev. En çok keyif aldığım, sevap işlediğim, insanların duasını aldığım, gerçekten muhteşem bir yapının parçası olduk bir buçuk yıl. Bu yapı 152 yaşında. Dönemler geçer, devirler döner. Keser döner, sap döner. Bir gün bunun hesabı da sorulur. O yüzden bu genel merkez yönetimini selamlıyorum.”
“ASLINDA ÇOK GÜZEL BAŞLADIK”
“Hepinizin bildiği gibi 13 Şubat 2019’da göreve geldik. Öncelikle sorunları masaya yatırdık. Muğla için neler yapabiliriz? Kızılay’ın yapısı içerisinde Muğla’nın yeri nedir? bununla ilgili çalışmalarda bulunduk. İlk birkaç ayı saymıyorum. Mevzuata hakim olduktan sonra, genel merkeze, genel merkez yönetimine, genel müdürlüğe alıştıktan sonra faaliyetlerimize başladık. Hemen Haziran ayında hepinizin bildiği gibi Kızılay’ı daha yönlü kılmak adına Valiliğimiz tarafından bizim kullanımımıza sunulan Kaymakamlığın altındaki binaya taşınarak başladık ilk atağımıza. Hemen akabinde Gençlik Kollarımızı, Kadın Kollarımızı kurduk. Üniversite yapılandırmamızı gerçekleştirdik. Üniversite şuanda Kızılay topluluğunda 200’ün üzerinde öğrencimiz, gencimiz Kızılay için yüreği atan kardeşlerimiz var. Üniversitenin içinde Kızılay Butiği açtık. Çok hızlı bir şekilde sizlerin de gördüğü gibi sahaya yayıldık. Aslında çok güzel başladık. Genel Merkez, Genel Başkan Kerem Kınık ile çok ciddi ikili bir ilişki kurduk. Muğla’ya Genel merkezden ne getirebiliriz? Ne alabiliriz? Hesaplarını yapmaya başladık ve ilk etapta araç eksiğimiz vardı. Garajımızı güçlendirdik. Bu sayede daha hızlı bir şekilde daha geniş alanlara müdahale eder, yardım eder hale geldik.”
“TAKİPÇİSİ OLUN”
“Tabi üzgünüm. Üzgünüz. Yapacağımız çok şey vardı. Ben ilk baştan itibaren söylüyorum. Muğla’nın bir ikram aracına ihtiyacı vardı. Özellikle 3 konuda projelerimiz yarım kaldı. Bu projeleri bizden sonra gelecek olan yönetim takip etsin istiyoruz. Kamuoyu olarak sizler takip edin istiyorum. Bizim ikram aracı sorunu var. Bir afet durumunda sıcak yemek verebilecek Kızılay’ın araçları var. Bize İzmir’den geliyor. Gelişi 5 saati buluyor. Bu nedenle bir çalışmamız oldu. Genel merkez tarafından şuanda tahsisi yapılmış. Biz araç olarak tahsisini yaptırmıştık. Muğla’ya kaydı yapılmak üzereydi. Bunun sizler tarafından takip edilmesini istiyorum. Datça’da bir arazimiz var. Bu arazinin üzerine bir huzurevi yapılması konusunda ciddi girişimlerimiz oldu. Ciddi yol almıştık. Bunu sizin aracılığınızla ilin siyasetçileri, STK’ları, kanaat önderleri bunları takip etsinler. Gerçekten inşallah bizden daha kudretli bir yönetim kurulu gelir. Daha aktif, daha projeler yaratarak çalışırlar.”
“BİZDEN SONRA GELECEK OLAN YÖNETİMİN YAN GELİP YATMASINA MÜSAADE ETMEYİN”
“Ben bugün yarım kaldığı için çok üzgün olduğum bir projeyi size tanıtmak için aslında buradayım. Muğla Yerel Afet ve Lojistik Merkezi. 3 bin 600 metrekare üzerine kurulu muhteşem bir tesis. 9 milyon 600 bin lira bedelle ihaleye çıkmaya hazır durumda. Şuanda Manisa ve Hatay lojistik merkezlerinin yapımı bitti. Sırada Muğla’nınki var. Aslında bunu bir müjde olarak verecektik. Son yazışmaları bekliyorduk. Şuanda genel merkez yönetim kuruluna çıkmak üzere. Ağustos toplantısında çıkması lazım. Bütçesi, projesi ve yeri hazır. Buna özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Bu tesis şu gördüğünüz alan bin 200 metrekare ofislerden kurulu. Aynı anda bir kriz merkezi. Diyelim ki Muğla’da, Allah göstermesin geniş çaplı bir afet oldu. 57 depreminde nasıl Fethiye’de olduğu gibi bir yıkım oldu. Bundan sonra kriz merkezleri Valilikte değil burada olmayacak. Diyelim ki ülkenin bakanı Cumhurbaşkanı buraya geldi. İçeride süit daireler var. Günlerce oradan krizi yönetebilecek potansiyele sahip. Toplantı salonları, yemekhaneleri, sosyal alanları ile sadece bir depo değil yaşam merkezi aynı zamanda. Tırlar içeri girip çıkabildiği bölgenin en büyük lojistik deposu olacaktı. Yaklaşık 40 Muğlalı genç buradan ekmek yiyecekti. Göreve geldiğimiz zaman Kızılay’ı Muğla’da görünür hale getirmek istediğimizi, Kan Merkezini buraya getirmek istediğimizi söylemiştik. Ne tekim Kan Alma Birimimiz Kurşunlu Meydanı’nda duruyor. Onda da büyük emeklerimiz var. Bizden sonra gelecek olan yönetimin yan gelip yatmasına müsaade etmeyin. Sizlerden ricam budur.”
SONUN BAŞLANGICI
“Sonun başlangıcı aslında yılın başında Başkent Gaz denilen kurumun Kızılay’a yaptığı bir bağış. Bu bağışın Ensar Vakfı, TÜRGEV ve oradan Amerika’ya aktarılmasıyla başladı. Biz o gün bütün enerjimizi kaybettik. Aslında ben bir il şube başkanı olarak genel başkanın arkasında durmaya çalıştım. Fakat ertesin gün ve bir sonraki gün gelen haberlerle durulamayacak pozisyona geldi ve sustuk. Ben ilk gün sadece yurt yapılmak üzere Kızılay’a şartlı bağış olarak bunu savunmaya çalıştım. Hakikaten ben de böyle olduğunu sandım. Ama ikinci ve üçüncü gün paranın oradan oraya, oradan oraya aktarıldığı gerçeğiyle maalesef yüzleşmek durumunda kaldık. O andan itibaren Kızılay maalesef kan kaybetmeye başladık. Biz de Muğla Kızılay olarak burada çok ciddi bir enerji düşüklüğü yaşadık. Şevkimizi kaybettik. Gençlik Kollarımız istifa etmeye kalktı. Biz yönetim kurulu olarak istifa edelim mi etmeyelim mi diye oturduk konuştuk. Ama bizim için önemli olan Muğla idi. Muğla’ya neler yapabiliriz idi. Hedeflerimiz vardı. Hangisini daha hızlı gerçekleştirebiliriz idi.”
“SKANDALA ASLINDA BOYUN EĞDİK”
“Bu nedenle bu skandala aslında boyun eğdik. Bu nedenle Muğla kamuoyundan özür dilemek istiyorum. Aslında daha güçlü bir sesi o zaman çıkarabilirdik. Akabinde Gençlik Kollarımızı kaybettik. Gençlik Kollarımız kağıt üzerinde vardılar ama çalışmalara 2019’daki gibi katılamadılar. Ardından bir pandemi süreci oldu. Pandemi sürecinde yine Kızılay’a ne kadar ihtiyaç olduğunu tüm Türkiye gördü. Bu süreçte özellikle ‘kendimize hastalık bulaşır, bulaşmaz’ demeden bize bağlı 8 ilçede Seydikemer’in Seki’sinden Kavaklıdere’nin Kurcaova’sına, Datça’nın Mesudiye’sine kadar ayak basmadık yer bırakmadık. Bu dönemde Kızılay bize çok ciddi maddi destek de sağladı.”
“KIZILAY’A KIRGIN DEĞİLİM”
“Kızılay yönetimine teşekkür etmek istiyorum. Aslında Kızılay’a kırgın değilim. Yani baştaki bir şahsın yaptığı bir eylem 152 yaşındaki bir kuruma kesinlikle mal edilemez. Tekrar tekrar söylüyorum. Kızılay’a olan desteğin artarak devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Dünyanın gözbebeği bir kurum olduğu için.”
“ŞAKA YAPIYOR SANDIM”
“Malum bir atama ve bu atamanın sonucu. Beni bilen bilir. Bir yerde bir doğru varsa doğru derim. Yanlış varsa yanlış derim. Bunu şahsi hesabımdan yaptım. Ben 10 yıl Veteriner hekimler Odası Başkanlığı yaptım. O zaman da şahsi hesaplarım vardı. 2005’ten beri Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’nda yöneticiyim. Burada da şahsi hesaplarım var. Şahsi hesaplarımla ilgili gerek hükümetle gerek bakanlıklarla ters düşen fikirlerim olmuştur muhtemelen. Ama bugüne kadar hiç birinden soruşturma geçirmedim. Böyle bir gün müfettiş geldi. Çok şaşırdım. Hatta şaka yapıyor sandım. Yani bana şahsi hesabımla ilgili soruşturma açılmıştı.”
“SAYIN CUMHURBAŞKANINI KINAMIŞIZ. SAYIN CUMHURBAŞKANINA HAKARET ETMİŞİZ”
“Soruşturma sonucunda da yaklaşık bir buçuk ay sonra elimize bir yazı geldi. Aynen okuyorum. ‘Muğla Kızılay Şube Başkanı Yusuf Kayacık’ın Twitter ve Facebook hesapları üzerinde yapmış olduğu paylaşımların incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde, her koşulda, yerde ve zamanda hiçbir ayrım yapmaksızın tüm insanlığın yararına çalışmak ilkesi ile ülkemizde ve dünyada 152 yıldır hizmet veren Kızılay Derneği’nin toplum nezdinde saygınlığının ve itibarının yok edildiği, her hangi bir belgeye dayanmadan yapılan beyanlar ile kurumumuzun da yüksek himayeleri altında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı eleştirip, kınadığı anlaşılmıştır. Şimdi arkadaşlar Kızılay’ın saygınlığı yok etmişiz. İtibarını yok etmişiz. Sayın Cumhurbaşkanını kınamışız. Sayın Cumhurbaşkanına hakaret etmişiz. ‘Kayacık’ın bu paylaşımları ile tüzüğümüzün Kızılay üyelerinin görevleri konulu 9/h maddesinde, Kızılay’ın vakar ve önemine yakışır basiret ve özen içinde bulunur. Kızılay’a sadakat göstererek, Kızılay’ın maddi ve manevi kişiliğiyle bağdaşmayacak hal ve hareketleriyle sözlü ve yazılı açıklamalardan kaçınır. Tüzüğümüzün 3519a maddesiyle Kızılay’ın amaçları doğrultusunda faaliyet göstermek, ilkelerini yaymak, Kızılay’ın tanıtımını sağlamak, toplum katında saygınlığını korumak ve yükseltmek hükümlerine aykırı davrandığı tespit edilmiştir’ diyor. Soruyorum size, ben geldikten sonra Kızılay’ın vakarına, Kızılay’a yakışmayacak bir hareketimi gören oldu mu? Anti demokratik her hangi bir siyasi partiye yakın, başka bir siyasi partiye uzak bir hareketimi gören olmuş mu?”
“KARARI SAYIN KEREM KINIK’A İADE EDİYORUM”
“Öncelikle şunu söylemeliyim ki, her STK bütün siyasi hareketlere eşit mesafede olmalıdır. Hiçbir STK bir siyasi partinin arka bahçesi olmamalıdır. Şiarıyla kurulmuş bir yönetim kuruluyuz. Yönetim kurulumuzda bütün siyasi hareketlerden arkadaşlarımız var. Ben bu kararı Sayın Kerem Kınık’a iade ediyorum. Kızılay’ın vakarını, Kızılay’ın şerefini Başkent Gaz’ın yaptığı bağışta kendisi nasıl koruduğunu gösterdi. Cümle aleme kanıtladı. Kendisine iade ediyorum. ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde vergiden kaçınmak’ diye bir cümleyi literatüre koydu. Kızılay’ın vakarını böyle mi koruyor? Kendisine sormak istiyorum.”
“YASAL HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ”
“Kararı kendisine iade ediyorum. Yasal haklarımızı kullanacağımızı da yasal haklarımızı saklı tuttuğumuzu da herkesin bilmesini istiyorum.”
“YÖNETİM KURULUNUN SUÇU NEDİR?”
“Bu tweet’i ben attım. Tweet’in de arkasındayım. Tweet’te yalan yok. Yanlış yok. İftira yok. Hakaret yok. Bu tweet yanlışsa bana suç duyurusunda bulunursunuz. Savcılar gereğini yapar. Yönetim kurulunun suçu nedir? Ne hakla görevden alıyorsunuz? Burada demokratik yollarla seçilmiş bir yönetim kurulunu nasıl görevden alıyorsunuz? Bunun onlarca örneği var. Başkanı görevden aldınız diyelim. Yönetim kurulu toplanır, kendi içinden başkanı seçer ve projelerine devam eder. Bu Yusuf Kayacık’ın projesi değildir. Bu yönetim kurulunun projesidir. Muğla’nın projesidir. İçimizde projeye sahip çıkacak arkadaşlarımız var. Yönetim kurulunun göreve iade edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu hukuksuzluktan derhal vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yönetim kuruluyla beraber görevden alınma, zaten bu kararın hukuki değil siyasi bir karar olduğunun net göstergesidir. Yönetim kurulu ve Yusuf Kayacık’ın Atatürkçü, liberal, demokrat duruşu bu Kızılay yönetimine bir gömlek fazla gelmiştir.”
“AK PARTİ’DEN İSTİFA EDECEK MİSİNİZ?” SORUSU
“Aslında parti adı zikretmemek lazım. Ama sordunuz, söyleyeyim. Biz Muğlalılar maalesef birbirimizin yakasından, paçasından nasıl tutup, aşağıya doğru çekeriz? Asılırız? En güzel örneğiyiz. Böyle bir memleket ben görmedim. Ben kimsenin tavuğuna kış demedim. Kızılay’a geldikten sonra siyaset yapmadım. Siyasi toplantılara katılmadım. Her hangi bir siyasi yarışa girmedim. Kimseyi eleştirmedim. Bir takım hesaplar var. Sizin bildiğiniz feyk hesaplardan sizin bildiğiniz 3-5 günde bir resmim çıkıyor bir şekilde. Bu hesapların arkasında kimlerin olduğunu siz biliyorsunuz. Herkes biliyor.”
“Burada yapılan şikayetin yerelden yapıldığı belli. Şikayetin yerel siyasi aktör diyeceğim ama aktör de değil. Bunlar figüran. Siyasi güçleri yok. Ağa babalarına dayanmışlar. Siyasi tabanları yok. Ama çok gitmezler. Millet her şeyi görüyor. Bugün beni Kızılay’da engelleyebilirsiniz. Ticaret odasında nasıl engelleyeceksiniz? Yusuf kayacık Ticaret Odasında icraatlarına devam edecek. Çalışmaya devam edecek. Yarından sonra başka bir makamda olacak. Bir şekilde millet doğruyu görecek.”
KIRMIZI VALİZ GÖNDERMESİ
“Sırça köşklerde oturmakla, insanları küçük görmekle, bir kırmızı valizle gelip, trilyoner olmakla siyasetçi olunmuyor. Siyasetçi olmak için milletin içinde olacaksınız. Biz milletin içindeyiz Allah’a şükür. O açıdan her hangi bir istifa mekanizması düşünmüyorum henüz. Ama arkadaşlarımızla oturacağız. İstişare edeceğiz.”
“BUNUN HESABI BİR GÜN GÖRÜLECEKTİR”
“Ben hayatımda aldığım hiçbir kararı tek başıma almadım. Kamuoyuyla sizlerle de tartışacağız. Oturup konuşacağız. Bunun sonu ne olur? Nereye varır? Hep beraber göreceğiz. Ama Muğla adına üzülüyorum. Muğla için yapılması gereken çok şey varken, gelip Kızılay ile uğraşıyor. Yav sen git Kale yolunu bitir kardeşim. 10 sene oldu başlayalı. Sen git Bodrum’un su meselesini bir çöz. Sen git şu akıllı kavşak meselesini bir çöz. Sen Dalaman Sarıgerme’deki imar sorunlarını bir çöz. Dalaman devlet Hastanesini bir çöz. Datça’daki Devlet Hastanesine bir doktor bul ya. Sen git Acıpayam- Dalaman yolunu bir yap. Sen git Seydikemer2deki Karabel Tünelini bir bitir. Turizmin cenneti Muğla’ya kruvazör yanaşamıyor. Yav senin yapacak o kadar çok şeyin var ki. Kızılay’a varana kadar. Ama çok fazla o koltuklarda oturamazlar. Bunu net söylüyorum. Bunun hesabı bir gün görülecektir.”
“MUĞLA CEZALANDIRILMIŞTIR”
Muğla Yiyecek Maddeleri Yapanlar Ve Satanlar Esnaf Odası Başkanı Güven Akarken ise kararın keyfi bir uygulama olduğunu öne sürerek, şunları kaydetti:
“Bu karar ile Yusuf Kayacık değil aynı zamanda Muğla cezalandırılmıştır. Muğla’ya yapılacak hizmetlerin önü kesilmiştir. Belki siyaseten Yusuf Kayacık’ın önü kesilmek istenmiştir ama bize göre Muğla’ya yapılacak hizmetlerin önü kesilmiştir. Kesinlikle başkanımızın tweet’i şahsi hesabından atmıştır. Her hangi bir hakaret kast yoktur. Her hangi bir eleştiriyi aşan bir görüntüsü yoktur.”
“ZATEN İSTİFA EDECEKTİK. HAZIRDA BULUNAN BİRİNİ ATAMA YAPMAK İÇİN BİZİ GÖREVDEN ALDILAR”
“Dolayısıyla zaten bizi görevden almasalar da biz ekip olarak geldik, başkanımızla beraber gitmeye niyetliydik. İstifa edecektik. Sanırım onlar da ellerinde bulunan, hazırda bulunan birini atama yapmak için yönetimin içinde yeni bir başkan seçilmesini engellemek amacıyla yönetimi de görevden almışlardır. Tabi ki görevden alınmamız bizi üzmüştür. Özellikle başkanım bütün enerjisini bu konuya verdi. Bu güne kadar belki Türkiye’de hiç olmadığı kadar kısa sürede büyük işler başardı. Kendisine buradan hakikaten teşekkür ediyorum. Ben esnaf odası başkanıyım. Çok vakit ayıramadım. Ama kendisine her zaman fikri anlamda destek oldum. Olmaya da devam edeceğim.”
“BU KIZILAY YÖNETİMİNİN KEYFİLİĞİNİ DE GÖSTERİYOR”
“Suç kişiseldir. Diyelim ki bu tweet bir suç oluşturuyor. Başkanı görevden aldınız. Yönetimi görevden hangi yetkiye ve neye dayanarak aldınız? Bu Kızılay yönetiminin keyfiliğini de gösteriyor. Dolayısıyla böyle keyfi yönetim gösteren bir yönetimle, bir genel başkanla, bir genel merkezle de biz çalışmak istemiyoruz. Başkanımızla beraber geldik. Ekip olarak da gitmekten şeref duyarız. Başkanımızın tweet’inin ve yaptığı bütün çalışmaların arkasındayız. Kendisine şahsım, yönetim kurulundaki arkadaşlarım ve hakikaten Muğla adına teşekkür ediyorum. Muğla2nın kendisine ihtiyacı var.”
NE OLMUŞTU?
Türk Kızılay Muğla Şube Başkanı Yusuf Kayacık, eski milli güreşçi Hamza Yerlikaya’nın Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmasıyla ilgili geçtiğimiz 15 Haziran’da şahsi Twitter hesabından yaptığı paylaşımla tepki göstermişti.
Attığı tweet sonrası Kızılay Genel Merkezi tarafından gönderilen bir başmüfettiş, Kayacık hakkında soruşturma başlatmıştı.
Geçen Çarşamba günü genel merkezden gelen yetkililer, Kayacık ve yönetiminin görevden alındığına dair karar yazısını tebliğ etmişti.
İŞTE O TWEET
HamzaYerlikaya hastagi ile attığı tweette, “Güreşçi, Eski Vekil, Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı, Spor Bakan Yardımcısı…. Buraya kadar eyvallah…. Ammaaa…. Aynı zamanda #Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi de olunca eyvallah yoook… AkParti’li bir vatandaş olarak kınıyorum, gelin vazgeçin, yazıktır, günahtır.”
(Yenigün gazetesi)
Etiketler: Kızılay » Yusuf ksyacıkBENZER HABERLER