Son Dakika
ÜNİVERSİTE TOPLULUKLARI GENÇLERİ SOSYAL KÜLTÜREL ALANDA GELİŞTİRİYOR
MUĞLA’DA ORTA SINIF AKREDİTE OLAN İLK ARAMA KURTARMA EKİBİ İHH MUĞLA OLDU
Muğla’da Türk Kültürü Etkinliği Düzenlendi
MUĞLA OLGUNLAŞMA ENSTİTÜSÜ AFRİKA’DA
MSKÜ Diş Hekimi Adayları Beyaz Önlüklerini Giydi
KADEM’in Marmaris’te Düzenlediği “Şiddete Seyirci Kalma” Etkinliğine Yoğun Katılım
Turizm zaten bitmişti Bodrum’da.
Her şey Dahil saçmalığı geldi geleli zaten turizmin kalitesi de gelen turistin kalitesi de aynı oranda yerlerde sürünmeye başlamıştı.
Kendine has gettolar şeklinde yapılan devasa oteller, turistleri adeta otele hapsederek turizmcilik oyunu oynamaktan bir adım öteye gidemediler. Bodrumun bu günkü durumu, çok değil birkaç yıl sonra Kemer ve Alanya’ya da sıçrayacak.
Turizm Gelirleriyle turist sayısındaki muazzam uçurumun her geçen yıl daha da açıldığını görmek hakikaten içler acısı bir durum. Gün sayısının azalmaya devam ettiği, ancak açıkgöz turizmcinin 12 aylık ciroyu bu kısıtlı günde voleleme çabası, neticenin hiç de iyi olmayacağını zaten gösteriyordu.
Turizm çeşitliliği üzerinde yapılan hiçbir çalışma maalesef ortada yoktur. Mevcut dünya turizm potansiyelinden Ülkemize düşen payın erimeye devam etmesinin ana sebeplerinden biri de budur. Turizm gelirini ve turist sayısını gelecek gemilere bağlamak ise cabası. Konaklama sektörüne, çarşı – pazar sektörüne, gastronomi sektörüne sunduğu katkı sıfırdır. Olsa olsa gelen turist sayısına katkısı var dersek yeterli cevap olur.
Antalya’da 6-7 aylık sezon maalesef Ege’de ortalama 3 ay, Bodrum’da ise neredeyse 70 güne kadar gerilemiş vaziyettedir. Bunun da bel kemiğini yerli turist oluşturmaktadır.
Turizmi sadece her şey dahil konsept, deniz ve güneş üçlüsüne hapsederek belki biraz daha turist sayısında yükselme olabilse bile, turizmden elde edilen gelir aynı şekilde yükselmeyecektir.
Özellikle pandemi döneminden sonra dünya turizm anlayışının %100 değişmiş olduğunu görüyoruz. Kalabalık ortam tatil anlayışı neredeyse kaliteli turizm destinasyonlarında tamamen kalkmış olmasına rağmen, ülkemizde bu konuda bir ilerleme kaydedilmemiştir. Çaba da yok.
Gastronomi, gezi, dağ ve doğa turizmi, termal bağlantılı turizm, tarih ve sanat, kültür, delux sınıfı turizm alanlarında atılan tek bir adım maalesef yoktur.
En ciddi döviz girdi kapısı turizm maalesef can çekişiyor. Sunulan projelerin turizmin gelişmesi ve kalitenin artmasına zerre kadar faydası da görünmüyor. Hemen hemen her ilçede, ilde, bölgede ot gibi biten turizm dernekleri ise elini hiçbir şekilde taşın altına koymuyor. Otelciler, tatilciler, tur operatörleri, hatta yerel unsurlar her şeyi devletten bekliyorlar. Kaymağı yiyen ne yoğurdun ne kaymağın, ne de ineğin parasını ödemek istemiyor.
Gelelim Bodrum turizmine.
Artık Bodruma güçlü tur operatörleri gelmiyor. Gelenler de çoktan gittiler. Büyük tur operatörleri varsa operasyonları ta Antalya’dan yapıyorlar…
Londra’dan uçağa binen bir turist, 3-3.5 saatte Bodrum Havalimanına gelirken, Havalimanından oteline, sadece 35 km’lik yolu 3 saatte alamıyor. Bu bir işkencedir. Oteline vardığında ise ya yemek saati geçmiş oluyor ya da her şey Dahil dedikleri konsept saati… Hadi bakalım meşhur düdükleme yeri ‘A’lacarte’ mekanına.
Hurda halde zorla geldikleri otellerinde, 7-8 saatin yollarda geçtiği bir günün sonunda, parasını peşinen ödediğiniz güne mi yanacaksınız, bir bardak suya hasret kaldığınıza mı?
Şimdi siz bu turistten yeniden gelmesini bekleyin, otelinizi o meşhur puan sitelerinde övmesini bekleyin, hatta Bodrum çok güzel dedirtin dedirtebiliyorsanız.
Gece bi Bodruma inmek isteyen turistin de vay haline… Hele bir de bitmek bilmeyen Antik tiyatro konserleri varsa… Eyvah ki ne eyvah…
Yalıkavaktaki o meşhur en pahalı lahmacun satan otelin yoluna giren var mı bilmiyorum ama ben bir kere girdim. Allah bir daha nasip etmesin diyecek kadar oldum hani. Bunu bir de bir çuval para verip binlerce km. ileriden gelen turisti koyun kendi yerinize..
Ulaşımın sorun olduğu, suyun, yolun, hatta ulaşım araçlarının bile sorun olduğu bir Bodruma turist niye gelsin ki?
Hiç binen var mı Turgutreis Bodrum minibüslerine bilmiyorum da ben kullanıyorum ara ara. Minibüs şoförleri zaten burnundan soluyor. Yolcular saatlerce minibüs beklemekten güneşin bağrında rafadan yumurta olmuş, minibüsün kapasitesi Hindistanda gördüğümüzden farksız bir halde, şoför önden bas bas bağırır “arkaya arkaya” diye, millet neredeyse birbirinin burnunu gözünde hisseder halde, aç bi ağzını da göreyim hadi. Şoför hiçbir zaman haksız olmadı bu hatta. Daima haklı. Kaçıncı geçen Minibüse zorla binmişsiniz ya, durduğu için inancınız varsa Allah’a dua edin, olmadı şoförün yanaklarından öpesiniz bile gelir yani.
Hasbelkader bu Minibüse bir de turist düşse, ki görüyorum hep, sen bu adamdan iyi niyet bekle.
Bakınız.
Anlattığım o kadar basit bir şey ki.
Hele hele pahalı kelimesinin Bodrum’daki karşılığı yok… Tarifi de yok.
Bir bardak çayı 120 liraya satanlar bile var. Bodrum Belediye kafeleri var. Oturup bir sanayi tostu yemek isteseniz, ikili rakamların artık tedavülden kalktığını hemen anlayabilirsiniz.
Devlet yol yapıyor. Önüne Belediyenin görevi olan mücavir alanda minicik bir menfez çalışması yapılacak. Belediye Devlete “Sen yolu yap, biz sonra kazar yaparız” diyebiliyor. Suyu anlatmaya hiç gerek var mı bilmiyorum. Geçen sene Bodrumu susuzluğa, trafik işkencesine, hizmetsizliğe mecbur bırakan birinin nasıl oldu da Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu gerçeğinin altında yatan nedenler de başka soru da konu bu değil diyelim şimdilik.
Hasılı kelam.
Son birkaç günden beri sosyal medyada malum kitlenin Bodrum Esnafını hedef alan paylaşımları gündem olunca, gerçeği bir Bodrumlu olarak yazmak icap etti. Hele bunu diyenlerin koyu bir iktidar karşıtı kitlenin söylemesi…
Sanki Bodrumu AK Parti kazandı. Sanki Bodrum esnafı AK Partiye oy verdi. Şimdi niye ağlıyorsun der gibi…
Evet.
Bodrum pahalı. Hem de çok pahalı. Pazar pahalı, yol ücretleri pahalı, bir kap yemek pahalı, bir bardak çay pahalı.
Bir pantolon paçası yaptırmak 100 lira.
Bir Türk Kahvesi 120 lira.
Bir tabak et yemeği en uygun yerde 350 lira.
Yarım kokoreç 350 lira.
Kadıkalesi-Bodrum otogara gitmek için tam 3 araç değiştireceksiniz mesela. Topu topu 23 km. Git gel 400 lirayı buldu artık.
Bodrum pahalı.
Lakin bu pahalılığın hiçbir yerinde turist ve turizm yok ki. Bu pahalılığın muhatabı da turist değil ki.
Peki o halde İktidara muhalif bu kökten laik kitle neden Bodrum Esnafını salt hedefe koyuyor?
Esnafı denetleyen ne yerel ne de devlet kurumu var mı sizce?
Kilosu 40 lira olan mercimekten 20 tas çorba çıkarıyorsun, tasını 150 liraya satıp, 40 liralık mercimeği 3000 lira nasıl yapıyorsun diyen bir Allah kulu yok. Denetim dedikleri; liste var mı, fiyatlar tutuyor mu bu kadar.
Bodrum pahalı, turiste değil. Turist de yok.
Bodrum esnafının kan ağlaması zaten normal. Kira canavarı başlarındaki en büyük bela. Kira belası bu kadar fahiş fiyat uygulamaya gerekçe mi, asla değil tabi. Bir başıboşluk almış gidiyor. Bodrum’da herkes bir şekilde birbirini örnek alıyor. Öyle olunca da savunma mekanizması daima fiyatların ne kadar yüksek olduğu gerçeğini unutturuveriyor.
Hasılı, Bodrum’un turizm destinasyonundan tamamen çıkmasına ramak kaldı diyebiliriz. Bunu el birlik becerdiğimizin de kimse farkında değil. Ne Belediye farkında ne esnaf farkında ne turizmci farkında.
Kaç defa yazdık. Bodrum için hiç vakit kaybetmeden Acil Eylem Planı BODRUM KONFERANSI kurulmalı diye. Esnafın, kamu kurumlarının, Belediyenin, dükkan sahiplerinin, kiracıların, çiftçinin, varsa üreticinin, turizmcinin, personel grubunun, İletişim, medya grubunun, servis (personel, ulaşım, tedarik… ) sağlayıcıların, odaların, çevre kuruluşlarının katılacağı acil eylem konferansı. Günü kurtarma çılgınlığının önüne geçilerek, uzun vadeli bir Bodrum planı. İstanbul / Ankara altı sayfiye yeri görüntüsünden çıkmanın tek yolu budur.
Bodrum artık yazlıkçılara mahkûm olmuştur. Bir de Dini Bayramlarda 9 ar günlük tatiller. Hepsi bu kadar. Bayram dönemi yoğunluğu çıkardığınızda ortaya 12 ay kangren haldeki ulaşım yine kangren. Turizm yok yani. Turist zaten yok.
Bodrum’un sorunu kazıkçı esnaf ile ne başlar ne de biter. Sadece esnafı günah keçisi yapmanın da kimseye faydası yoktur. Hele hele sosyal medyalarda Bodrum esnafını çıban başı olarak gösterip, beter olun demenin konuya hiçbir katkısı olmaz.
Bu sene geçti artık. Bu saatten sonra turist falan bulunmaz. Ya seneye? Siz turiste gözle görülür bir proje susarsanız, birkaç yıl içinde meyvesini alırsınız. Hala orayı İktidar yanlısı aldı, burayı, şunun dostu kaptı, yanan alanları bile paylaşacaklar diye politik döngü içinde kalırsak, turizmi unutmaya başlayalım demektir.
Sen ben konusu yapmadan bu meseleyi çözebilecek bir iradenin ortaya çıkmasını teşvik etmekten başka çıkış yolu yoktur vesselam.
#SöylerimGeçerim
Etiketler: bodrum » cemal demirtaş » muğlaİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
28 Kasım 2024 Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler
23 Temmuz 2024 Köşe Yazıları, Tüm Manşetler
20 Temmuz 2024 Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler
16 Temmuz 2024 Genel, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler